11.9 C
Malta
Perşembe, Nisan 25, 2024
spot_img
spot_img

Özgürlüğü Iskalamak: 400 Darbe

ÖZGÜRLÜĞÜ ISKALAMAK : 400 DARBE
ÖZGÜRLÜĞÜ ISKALAMAK : 400 DARBE

Fransız yeni dalga sinemasının en önemli yönetmenlerinden olan Truffaut ilk filmi olan 400 Darbe ile dünya sinema tarihinde kendine unutulmaz bir yer açmıştır. Yeni Dalga yönetmenleri film eleştirmenliğinden gelmektedir, Truffaut da onlardan biridir. Fransız yeni dalga sinemasının en önemli özellikleri olan melankolik ruh hali, klasik film formlarına karşı çıkma ve siyasi ve toplumsal mesaj verme en belirgin özelliklerindendir. 400 Darbe filminde de Fransız yeni dalga akımının özelliklerini görmek mümkündür. Bu akımın filmlerinde belirli bir son yoktur. Filmlerin sonu seyircinin hayal dünyasına bırakılır. Yine de izleyici de boşluk bırakmaz. Filmden sonra da hikayeyi, karakterleri düşündürerek izleyicinin hikayede kendi gerçeksemesini yapmasını sağlar. Film bir çocuğun penceresinden bakar olaylara, toplumdaki tutarsızlık ve anlamsız baskıları çocuğun üzerinden anlatmak ister. Çocuğun özgürlük isteği aslında, küçük bir dünyası olmasına rağmen oldukça gerçekçi ve onu çevresindeki karakterlerle inatlaşma, mücadele ve çatışmaya iten bir yapıdadır. Filmin kurgusu klasik film kurgu unsurlarını barındıran kısımların yanı sıra beklenmedik bir anda belgesel havasına bürünür. Kamera çekimleri de  ansız olarak sıra dışı açılardan olur. Seyirci ilk anda bir kopukluk algısı yaşasa da aslında bu zaten yönetmenin özellikle istediği bir şeydir. Zaten izleyici de bunu yadırgamaz. Yönetmen bir sonraki sekansta seyircinin zihninde beklediği sahne yerine farklı bir sahneyi gösterecektir. Bu anda ise izleyici çocuğun gözünden filme bakarken ondan uzaklaşacaktır. Film varoluşsal bir anlatım içindedir. Ana karakter Antoine ve arkadaşı Rene kukla gösterisine giderler. Salon çocuk doludur. İzleyici kukla gösterisini beklerken kamera ısrarla kukla gösterini izleyen salondaki gülerek izleyen çocuklara odaklanır. Çocuk yüz ifadelerini yakın plandan göstererek  Antoine’den ve onun yaşantısından uzaklaştırarak, başka  çocukların da olduğunu, her birinin ortak veya farklı yönleri de olan bir hayatın parçası olduğunu hissettirir. Küçük çocuğun polis tarafından yakalanarak, sorgulandığı sahnelerde adeta büyük bir adamın sorgulandığı hissi uyandırır. Bunda yönetmenin ısrarla yakın plan yüz çekimi  yapması ve çocuğun doğrudan kameraya konuşması çok etki eder. Yönetmen bu filminde gündelik hayatın dilini kullanıp, istediği sonucu ustaca elde etmiştir. Bir sahnede  beden eğitimi öğretmeni ıslıkla ritim tutarak çocukları Paris Sokaklarında yürüyüş yaptırırken çocuklar da ıslıkla beraber aynı ritmi tutturur. Aynı ritim ve düzeni bozmadan, aralıklı olarak  kaçmaya başlarlar. Nizami ve uyumlu davranışın devam edeceğine kendi inandıran seyirciler, çocukların  aralıklı ve ritmik kaçışları ile beklenmedik bir şekilde yüzleşmiş olur. Filmdeki tüm yüzleşmeler konudan anlık ayırır ve git gel duygusu yaşatır. Başka bir sahnede evden kaçması anlatılır. Antoine çok aç olduğu için süt çalar. Burada yönetmen ondaki yakalanma kaygısını ve korkusunu seyirciye de yaşatır. Sütü bitiren Antoine, şişeyi kanalizasyona atarak bir an önce suç delilinden kurtulmak ister, ardından şişenin kırılma sesi ön plana çıkar. Seyirci de Antoine ile  birlikte rahatlama hissini yaşar.

Film, çekildiği dönemin Fransa’sına  politik bir eleştiridir. Dürüst, kamera oyunları olmayan aksiyondan yoksun, özgün ve sessiz bir duruşu vardır. Çevresinden ve okuldan kopuk bir çocuk görüntüsü veren ana karakter Antoine’nin bu durumunun nedenleri, ailesinde gizlidir. Sevgiden uzak, kaba saba annesi ve üvey babası ile yaşamaktadır. Antoine okula ara ara gitmektedir. Baskıcı öğretmenine gitmediği günler için annesinin ölmüş olduğu yalanını mazeret gösterir. Bu baskıyı kırabileceği, doğal bir yalandır. Zaten kendisini sevmediğini bildiği annesini, zihninde yaşayan ölü olarak kabul etmektedir. Antoine’nin 7-8 yaşlarına kadar anneannesi ile yaşadığını, daha sonra annesi ile yaşamaya başladığını anlarız. Annesi kendisine yeni kocası ile farklı bir hayat kurmuş ve Antoine’yi sevmediğini hep hissetmiştir. Bu sevgiden yoksunluk duygusu filmin bütün çocuk karakterlerinin yaşadığı bir durumdur. Keza arkadaşı Rene de farklı bir trajedi içindedir. Onun da kumar düşkünü bir babası ve alkolik annesi vardır. Ortak noktaları olmayan sevgileridir. Film toplumsal iki yüzlülüğü dışa vurur. Sevgisiz aileler, otoriter eğitim sistemi ve yönetim ile perçinlenmiş bir iki yüzlük vardır.  Bunu çocuk karakterle empati kuran izleyici daha iyi anlayacaktır. Filmin bir sahnesinde polis arabası ile cezaevine götürülürken demir parmaklıklar ardından dışarı bakan, dışarıyı izlediği düşünülen Antoine’nin yakın plan çekimde sessizce ağladığı görülür. Yaşanan ve yaşanamayan her şeyin sonucu yoğun bir yalnızlık duygusudur.

Deneyimsel bir belgesel sinema diyebileceğimiz filmin son sahnesinde denizi görmek için özlem duyan Antoine sahilde denize doğru yürürken, kendisini arkasından izleyen kameraya birden döner ve sahne donar, film bu sonla biter. Yönetmen ana karakterinin istediği özgürlüğe ulaştığını anlatmak ister. 400 Darbe filmi dünyanın bir çocuğun penceresinden dahi hiç adil olmadığını, çocuk yıkıcılığının darbeleri ile anlatan, yeni dalga sinema akımının sayılı filmlerinden biri olarak tarihe geçmiştir…

Son Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz