18.9 C
Malta
Cumartesi, Nisan 20, 2024
spot_img
spot_img

Fiyakalı bir özyıkım hikayesi: Duvara karşı

7 Mart 2021 / Malta

Türk sinemasının son dönem yönetmenleri arasında yer alan ve çektiği filmlerle adını unutulmaz kılan Fatih Akın’ın 2004 yılında çektiği ve Türkiye’ye 40 yıl aradan sonra Altın Ayı ödülünü kazandıran Duvara Karşı filminde fiyakalı bir özyıkım ustalıkla anlatılmaktadır.

Kaçış, isyan, kendini hiç bir yere ait hissedememek, kapanmayan ruh kesikleri, yazgıya muhalif durmak, her koşulda kaybeden olmak… Sinemanın en sevdiği birçok duygu ve melankoli Fatih Akın tarafından Duvara Karşı’da ustalıkla işlenmiştir. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Birol Ünel’in gerçek yaşamında da Cahit’e benzeyen bir karakter olmasının filmdeki oyunculuk başarısını etkilediğini iyi bir sinema izleyicisi fark edecektir.

Filmin açılışında izleyici İstanbul manzarasını izlerken arkada Selim Sesler ve Orkestrası çalmaktadır. Memleket hasretini hatırlatan İstanbul görüntüleri sonrasında boş bira şişelerini toplayarak hayatını kazanmaya çalışan Cahit (Birol Ünel) ekranda belirir. Bitkin, yorgun ve dünyadan umudunu kesmişçesine bıkkın bir adamdır. Filmin en etkileyici sahnelerinden biri olan, Cahit’in arabasını duvara tam gaz sürmesi fiyakalı bir özyıkım izleyeceğimizi hissettirir. Ve Cahit’in yolu klinikte Sibel’le karşılaşır. Hayata muhalif ve toplum normlarına uymak istemeyen bir karakter olan Sibel ailesi dışında bir hayat kurmak istemektedir ama çözüm bulamamaktadır elinden gelen tek çözüm olan intiharı denediği için de kliniktedir.

Cahit ve Sibel…

Hayatları boyunca kısa çöpü çekmiş iki hüzünlü ruh…

Sibel her zaman olmayacak şeyleri oldurmak isteyen ve özgürlüğüne düşkün bir karakterdir ve kendine ait bir dünya kurmak istemektedir. Kendi mutluluğuna engel olarak gördüğü ailesinden kurtulmak için intihar dışında bir seçenek olarak evlenmeyi düşünür ve Cahit’e evlenme teklifi yapar. Aralarındaki yaş farkı Cahit’in Sibel’i ciddiye almamasına neden olsa da teklifi kabul etmekten başka çaresi olmadığını anlar çünkü kaybedecek bir şeyi yoktur. Cahit bahtının rüzgârına kapılmış giden bir adamdır ve Sibel’le evlenir. Kağıt üzerinde olan bu bu evlilik Cahit’e düzenli bir hayat, gece kurulan huzurlu aile sofrası kazandırırken, Sibel’e de özgürlüğünü verir. Ancak Sibel’in özellikle cinsel anlamda özgür olmak istemesi, Sibel’e fark etmeden aşık olmaya başlayan Cahit’in kıskançlık duygularını ortaya çıkarır. Ev arkadaşlığı olarak başlayan evlilik iki tarafın da duygusal olarak yakınlaşmaya başlamasıyla farklı bir yöne doğru akmaya başlar. Hayatından vazgeçmiş, kendini mahvetmek için her yolu deneyen Cahit aşık olunca hayata tutunmaya başlar. Cahit’in bu durumu olmayacak şeylerin nasıl da bir anda olabileceğini izleyiciye hissettirir. Cahit’in kıskançlık nedeniyle Sibel’in birlikte olduğu erkeklerden birini öldürüp hapse girmesiyle yeni bir hayat hayali yarıda kalır. Cahit hapistedir ve Sibel İstanbul’a kuzeni Selma’nın yanına döner. Selma, Sibel’in düzensiz ve özgür karakterinin zıddını taşımaktadır. Düzenli bir hayatı vardır ve kariyerini yükseltmek için hırslı bir yaşam tarzını benimsemiştir. Sibel oradan oraya savrulurken İstanbul’un Almanya gibi olmadığını zamanla fark eder. Bunu farketmesi için Taksim’in arka sokaklarında ölümü ensesinde hissetmesi gerekmiştir. Ölümden dönen Selma hayata tutunmaya çalışır ve Pamuk adını verdiği bir kızı olur. Annelik duygusu Sibel’i mecburen düzenli bir hayata çeker. Sibel yeni hayatına alışmaya çekerken Cahit hapisten çıkar ve Sibel’i bulmak için İstanbul’a gider.

Cahit, gerçek aşkın bulunduğu zaman peşinden koşmak gerektiğinin bilincindedir.

Cahit ve Sibel yıllar sonra İstanbul’dadır. Cahit, Selma aracılığıyla Sibel’e ulaşır. Uzun bir zaman sonra telefonda birbirlerinin sesini duyan eski iki âşık elbette birbirlerinden vazgeçmemişlerdir.

Yaralı Ruhların Buluşması

Cahit ve Sibel’in yıllar sonra kavuştukları sahnelerin çekimleri Büyük Londra Oteli’nin 401 no’lu odasında yapılır. Fatih Akın’ın çok sevdiği ve İstanbul’a geldiğinde kaldığı Büyük Londra Oteli’nin Haliç’e bakan 401 no’lu odası Cahit ve Sibel’in aşkına tanıklık eder.

Bir yaz gecesi karşılarında Haliç manzarası varken aslında ikisi de gerçeklerin farkındadır.

Vakit mutlu hikâyeler için çok geçtir.*

*Alper Canıgüz

Cahit, Sibel ve Sibel’in kızı Pamuk’la birlikte Mersin’e gitmeyi ister ama Sibel artık kendine çizdiği yoldan dönmek istemez, yeni bir hayata adım atamayacak kadar yorgundur.

Cahit, Mersin otobüsüne biner ve İstanbul’dan ayrılır, Sibel de kızına ve kızının babasına geri döner.

İki kaybeden olarak hayatlarına devam ederler.

Cahit ve Sibel bir kere daha kısa çöpü çekmişlerdir.

Son Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz