15.9 C
Malta
Perşembe, Mart 28, 2024
spot_img
spot_img

Aşkın çaresizlik hali: Danimarkalı Kız

Aşk hikâyeleri her zaman mutlulukla bitmez. Çoğu zaman hüzün, gözyaşı ve ızdırap…

Yaşam biraz da bu değil midir?

Danimarkalı Kız filmi aşkın çaresizlik halinin izleyiciye aktarıldığı izledikten sonra
etkisinden çıkamayacağınız bir film.

İzleyiciyi bir zaman tüneli içinden geçirip 1920’li yıllara götüren ve Kopenhag’da başlayan bir aşk hikâyesi.

Filmde, soğuk ve kasvetli bu liman şehrinde genç ve yakışıklı ressam Einar Wegener ve yine ressam olan sarışın sevgilisi güzeller güzeli Gerda’nın yaşanmış hikâyesini anlatılıyor. Arkadaşlıkları güzel sanatlar akademisinde başlayan, devamında tutkulu bir aşka dönüşen ikili ilişkilerini evlilikle tamamlarlar. Tanıştıkları günden sonra birbirlerine aşık olan ve yıllar geçmesine rağmen birbirlerini hâla deli gibi seven iki genç, çocuk sahibi olmak istemelerine rağmen bir türlü olmamaktadır. Eşinin aksine hırslı bir sanatçı olan Gerda’nın resimleri eleştirmenlerce pek beğenilmemekte ve sanat galerilerine kabul edilmemektedir. Bu konuda kendini yetersiz hisseden Gerda, bir gün kadın modeli resim çalışmasına geç kalınca eşinden kadın kıyafetleri ve ayakkabısı giyerek modellik yapmasını ister. Eşinin başarısı ve mutluluğu için her şeyi yapabilecek olan Einar Magnus Andreas Wegener kadın kılığına girerek karısına modellik yapar. Gerda’nın bu çalışmaları Kopenhag sanat çevrelerini alt üst eder.

Resimleri tüm Avrupa’da galerilerin, sergilerin gözdesi olur. Ayrıca herkes Gerda’nın modelinin kim olduğunu ve ne zaman ortaya çıkacağını merak eder. Gerda modelin kocasına benzeyen yüz hatları nedeni ile kocasının kuzeni Lili Elbe olduğu yalanını söylemek zorunda kalır.

Kocasını kadın kılığına sokarak sergi açılışlarına Lili adıyla götürür. Kadın kıyafetleri içinde oldukça güzel ve çekici gözüken (erkeksi yüz hatları olsa da) model Lili’nin etrafını genç ve yakışıklı erkekler sarar. Bu halde de oyununu bozmadan sürdüren Einar Magnus Andreas Wegener’i sergide yanına gelen genç bir erkek birden dudağından öper. Uzaktan eşinin bu durumunu görüp tepkisiz kalamayan genç ressam Gerda müdahale ederek kocasını kurtarır.

Filmin her bir karesi genç kadının kocasına bitip tükenmek bilmeyen aşkı ile doludur. Bu olaydan sonra çiftin evliliği çalkantılı bir hal almıştır çünkü Einar Magnus Andreas Wegener bir yanda eşini çok severken diğer yandan cinsel bir kimlik bunalımı yaşamaya başlamıştır. Eşi evde yokken kadın kıyafetleri giyip, makyaj yaparak, sokağa çıkıp dolaşmaya başlar. İlerleyen günlerde bu hallerini artık karısından da saklayamaz olmuştur. Bu durum nedeni ile doktora giden çift sonuç alamaz. Çünkü hiçbir tedavi yöntemi Einar Magnus Wegener’in ruhundan kaynaklanan duyguları değiştiremez.

Zamanla kadın kimliğini daha da içselleştiren ressama, karı kocanın büyük aşkı da çare olamayacaktır. Kocasından hiçbir zaman vazgeçmeyen Gerda, onun erkeklere ilgi duymaya başlamasını bile hoşgörüyle karşılar ve asla bunun için onu aldatmaz. İçinde bulunduğu toplumda o yıllarda hiç görülmeyen bu davranış biçimi içinde uzunca süre bocalamasının sonunda tam bir kadın olmaya karar verir. Birkaç kez ameliyat olur. Hatta karısı için bir çocuk doğurmak ister Sonuncu ameliyatı umduğu gibi gitmez.

Günümüzde dahi insanı diken üstünde tutan bir konuda, yönetmen Tom Hooper çok iyi bir iş çıkarmıştır. Dünyada ilk kez cinsiyet değiştirme ameliyatı olan Magnus Wegener’in hayat hikâyesi insanın istediğine ulaşmak için herşeyi göze alabileceğini ortaya koyuyor. 2015 yılında çekilen bu filmde ele alınan konunun zorluğuna ve riskine rağmen izleyicinin ilgisini canlı tutan, hak ettiği birçok ödülü de almış, otobiyografik bir drama olarak mutlaka izlenmesi gereken bir film.

Son Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz