Site icon Malta Haber

Onur Gökmen Yetim Yazdı: 2000 Ruhu Geri Dönüyor! 

Artık hedef çok net: ilk 8. Daha iki sene önce Avrupa’da Galatasaray’a söylenmedik laf kalmamıştı. “Yatırım boşa gitti, hakemler kolluyor, bal şansı…” Troll basının klasik ezberi… Frankfurt hezimeti de bu ezberi iyice beslemişti. Ama futbolda bazı tokatlar vardır, hayırlara vesile olur. Galatasaray, Frankfurt’tan yediği beşle aslında bugünlerin kapısını aralamıştı.

Galatasaray, Ajax deplasmanına öyle bir başladı ki… İlk yarının tek eksiği goldü. Oyun baskısı, temposu, fizik gücü ve özgüveni tamamen “büyük takım” seviyesindeydi. İkinci yarıda gelen goller kimseyi şaşırtmadı; şaşırtan şey, oyunun bu kadar net ve acımasız bir şekilde Galatasaray lehine akmasıydı. Sane, Lamine, Sara ve tabii ki Osimhen… Maça resmen mühür bastılar.

Ve maçtan önce aynı hikâye anlatıldı: “Eski Ajax değil, Ajax tarihinin en kötüsü, şöyle böyle…” Laf-ı güzaf. Burası Şampiyonlar Ligi. Burası Amsterdam ArenA. Bu seviyede deplasmanda gidip böyle net bir skor almak, “kötü Ajax” bahanesiyle geçiştirilecek iş değildir. Bu oyun sağlam oyundur. Bu oyun büyük takım oyunudur.

Bu galibiyet, Galatasaray’ı hem ilk 8 hayaline bir adım daha yaklaştırdı hem de ligdeki ve Avrupa’daki rakiplerine çok net bir mesaj yolladı: Üst seviye elit takımlar hariç, bugün Galatasaray’ın yenemeyeceği takım yok. Üstelik istatistikler de bunu doğruluyor. Ajax’ı hallaç pamuğu gibi attılar. Bu maç, “gittik bir gol attık döndük” maçı değildi; oyunun her fazında üstünlük vardı.

Sane’ye ayrı bir paragraf açmak lazım. Eleştirdiğim Sane bu değil. Bu Sane kendini bulmuş, özgüvenine kavuşmuş, oyunun her yerinde fark yaratan bir oyuncu. Takımın en zayıf halkası ise Barış Alper gibi duruyor. Bunun dışında “Jakobs sakattı, o eksikti bu eksikti” muhabbeti çöpe gitti; takımda sırıtan oyuncu yok.

Gelelim Okan Buruk’a… Frankfurt maçından sonra ben de eleştirdim. Hem de sert eleştirdim. Ama “Allah’ın hakkı üçtür” dedik. Bu 3. Avrupa sezonu, Okan Buruk’un kendini bulduğu sezon oldu. Daha kararlı, daha cesur, doğru hamleleri yapan, oyunu doğru okuyan bir teknik direktör var artık kenarda.

Ve şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Bu Galatasaray’da, UEFA Kupası’nı kazanan Galatasaray’ın izlerini görüyorum. O sertlik, o güven, o “biz buradayız” hissi var.

Bu oyun, bu yürüyüş, bu özgüven… Hedef sadece gruptan çıkmak falan değil.

Hedef, Avrupa’da yeniden masaya yumruğu vurmak.

Exit mobile version