Futbolun basit bir gerçeği vardır:
Bir maçta işe yarayan taktik, her maçta işe yaramaz. Ama belli ki Okan Buruk bu dersi henüz tam öğrenememiş.
Liverpool maçında plan doğruydu.
Lemina – Torreira – İlkay üçlüsüyle orta sahayı bir savunma duvarına çevirdi, topu rakibe bıraktı, alanı kapattı, sabırla bekledi. O maçta Avrupa disipliniyle oynadı, karşılığını da aldı. Helal olsun, ders gibi maçtı. Ama aynı planı Beşiktaş’a karşı sahaya sürmek? İşte orada büyük strateji hatası başlıyor.
Beşiktaş, Liverpool değil kardeşim. Sana baskı yapmaz, topu da o kadar iyi kullanmaz. Senin o topu almak, oyunu yönlendirmek zorundasın. Ama sen hâlâ üç defansif orta sahayla çıkıyorsan, kim üretecek? Kim kilidi açacak?
Sara kulübede otururken, Galatasaray sahada kilitlendi. Tempo yok, topsuz koşu yok, yaratıcılık sıfır. Ve ironik olan şu: Goller, Sara – Icardi – Sané oyuna girmeden önce geldi. Yani hücum zenginliği değil, defans hataları belirledi skoru. Davinson’un gereksiz kırmızısı, Uduokhai’nin İlkay’a hediye pası… Bu hatalar olmasa, maçın tabelesi bile değişmezdi.
Hakem kısmına gelirsek…
Topsuz alandaki bariz kırmızı kartı vermeyen biriyle karşı karşıyayız. Oyuncu değişikliği prosedürünü bile bilmiyor. VAR mı var, yok mu belli değil. Kurallar hatırlatılmalı, futbolun kendisine değil, adalete ihtiyacı var.
Cerny’ye gelince…
Beklenen katkı hâlâ ortada yok. Ama belki de Cerny kötü değil, ona alan açmayan sistem kötü.
Sonuç 1-1.
Galatasaray, istatistiklerde “ben sizden üstünüm kardeşim” mesajını verdi, ama sahada üstünlük kuramadı. Liverpool maçında doğru olan plan, Beşiktaş’a karşı yanlıştı. Her kilidin anahtarı farklıdır. Sara o anahtardı, kullanılmadı.
Son olarak Okan Buruk için ; Papaz hergün pilav yemez.