Site icon Malta Haber

Onur Gökmen Yetim Yazdı: Galatasaray Resitali …

Galatasaray bu hafta öyle bir oyun oynadı ki, skordan bağımsız bir mesaj verdi: bu ligin oyununu kim belirleyecekse, o da Galatasaray’dır. 3-1’lik skor kağıt üzerinde bir galibiyet gibi durabilir ama sahadaki gerçek, tam anlamıyla bir iktidar gösterisiydi. Galatasaray oynamadı, yönetti. Göztepe ise izledi. Kırmızı kart öncesi Osimhen faulü vardı ama bu galibiyeti sadece o pozisyon üzerinden okumak da futbol cehaleti, renk fanatikliğine girer.

Topa sahip olma oranı yüzde 80 civarındaydı. Futbolda bazen rakamlar lafın önüne geçer. Bu istatistik “bu maç benim” demektir. Galatasaray pasla, presle, pozisyon bilgisiyle Göztepe’yi boğdu. Göztepe bu kadar çaresiz görünmemişti. İki pas üst üste yapamadılar. Oyunun temposuna hiç giremediler. Galatasaray rakibi değil, oyunun kendisini domine etti.

Sane son haftalarda form grafiğini yukarı taşımaya başlamıştı, bu maçta o form zirveye çıktı. Göztepe’nin sol kanadı onun yüzünden felç oldu. Ne bekleri yardım alabildi ne de stoperler pozisyon tutabildi. Sane topu her aldığında tehdit yarattı. Rakibin tüm planını bozdu. Bu tür oyuncular bir maçta sadece istatistik değil, psikolojik üstünlük de getirir. Taraftar ayağa kalkıyor, rakip panikliyor. Galatasaray uzun zamandır böyle bir kanat baskısını özlemişti.

Gabriel Sara yine oyunun beyniydi. Golünü attı ama asıl farkı, topu doğru zamanda doğru yere oynamasıyla yarattı. Galatasaray’ın temposu onun ayaklarından geçti. Sara sahadayken Galatasaray’ın oyunu Avrupalı bir düzene bürünüyor. Pas hızı artıyor, hatlar arasında mesafe kısalıyor. Bu oyuncunun değeri sadece skorda değil, bütün oyunun akışında.

Göztepe açısından bakarsak, bu mağlubiyet sadece skor kaybı değil, karakter kaybıydı. Takım normalde dirençli, mücadele eden bir takım olarak bilinir. Bu kez hiçbir direnç yoktu. Kırmızı kart pozisyonu da maçın psikolojisini tamamen bozdu. Hareket sertti, kırmızı kart tartışılmaz. Ama öncesinde Osimhen’in yaptığı faul göz ardı edildi. O kırmızı kart Göztepe direncini de kırdı bu göz ardı edilemez. Futbolcular o an sahada yalnız kaldı.

Bu maç Galatasaray için sadece 3 puan değil, bir “ben buradayım” ilanıydı. Oyun gücüyle, temposuyla, özgüveniyle ligin geri kalanına mesaj gönderdi. Rakiplerine “bizi yenmek istiyorsanız, önce oyuna ortak olmayı öğrenin” dedi. Bu galibiyet, liderlik yarışında sadece bir basamak değil, psikolojik üstünlük anlamına geliyor.

Sonuçta Galatasaray bu maçı kazanmadı, ezdi. Bu ikisi arasında büyük fark var. Ezmek, fiziksel değil zihinsel bir eylemdir. Rakibini sadece yenmezsin, ne kadar uğraşırsa uğraşsın yetmeyeceğini hissettirirsin. Göztepe’nin yaşadığı tam olarak buydu. Galatasaray, futbolun kontrolünü eline aldı. Oyun temposunu, ritmini, duygusunu belirledi. Rakibini boğdu, seyircisini mest etti.

Bu maç, Galatasaray’ın sadece puan tablosunda değil, oyun gücünde de zirveye çıktığının işaretiydi. Futbol bazen sadece skor değildir; bu maç, “güç kimde” sorusunun yanıtıydı. Ve o güç, bu hafta kesinlikle CimBom’daydı…

Exit mobile version