12 Ağustos 2025 | Dostcan SEVİM
10 Ağustos günü, Balıkesir’de meydana gelen deprem hepimizin yüreğini burktu. Binlerce kilometre uzakta olsak da memleketten gelen her sarsıntı haberi, bizleri ister istemez hem üzgün hem de düşünceli yapıyor. Bu olay, “Peki Malta’da deprem olur mu?” sorusunu akla getirdi. Bir süredir yazmak istiyordum; bu vesileyle kısa bilgiler vermek istedim.
Mesleğiminizin bir parçası olması nedeniyle deprem çeşitleri ve etkileri hakkında bilgimiz oluyor ama bu bilgileri laboratuvar ortamında deneylerle test edip elde edemiyoruz ne yazık ki. Ancak kıta hareketlerini ve geçmiş verileri analiz ederek tahminlerde bulunabiliyoruz.
Önce jeolojik yapıya ve Malta’nın konumuna bakalım. Malta, tektonik olarak Afrika kıtasında yer almakta. Adanın altında, Afrika Levhası ile Avrasya Levhası arasındaki karmaşık bir tektonik yapı bulunuyor. En basit ağızla, Afrika kıtası, Avrasya kıtasına doğru baskı uyguluyor. Çok şükür ki, bu iki büyük levhanın kesişme noktasında değiliz. Yani bilindiği kadarıyla yıkıcı hasar oluşturacak bir fay hattı yok. Ancak, fay hatları doğrudan Malta’nın altından geçmese de, çevredeki hareketler zaman zaman adada sarsıntılar oluşturabiliyor.
Jeolojik bilginin yanında, geçmişe ait kayıtlar da bize gelecek hakkında fikir verebilir. Bu nedenle istatistik bilimi inanılmaz önemlidir. Tarihi kayıtlara baktığımızda, Malta’da büyük yıkıcı depremler nadir görülmekte. En bilinen ve en çok yıkıma sebep olmuş olay, 1693 yılında Sicilya merkezli meydana gelen ve Malta’da da şiddetli hissedilen deprem. O dönemde bazı binalarda çatlaklar oluşmuş, kiliselerin kubbelerinde hasar meydana gelmiş. Bu tarihten bugüne kadar büyüklüğü 5’in üzerinde olan sekiz deprem kayıtlara geçmiş durumda. Bunlar arasında bana göre en dikkat çekici olanı, 1856 yılında Girit’te meydana gelen depremdir. Buuzaklıktaki bir sarsıntının Malta’yı etkilemesi, depremin büyüklüğü hakkında önemli bir fikir veriyor.
Malta’da çok yıkıcı bir deprem olasılığı, elimizdeki verilere bakıldığında düşük ama sıfır değil. Çünkü doğa olaylarının kesinliğini bilmek mümkün değil. Nerede yaşarsak yaşayalım, doğa olaylarına karşı hazırlıklı olmak en doğru yaklaşım. Tedbirli olmak, korkmak değil; bilinçli yaşamak demektir.
Bu nedenle naçizane tavsiyem şudur: Malta’daki konutlar, günümüzde bile genellikle geleneksel yöntemlerle inşa ediliyor. Bu yapı sistemi, küçük depremlere karşı dayanıklı olsa da, büyük bir depremde farklı riskler barındırabilir. Mevcut teknoloji bu riskleri bir nebze azaltsa da yaşlı binaların ne kalitede yapıldığı meçhul. Bu yüzden özellikle ev alırken veya kiralarken bir mühendisten görüş almanızı öneririm.
Umarım bu bilgiler, Malta’daki Türk topluluğu için hem aydınlatıcı hem de iç rahatlatıcı olur.