26.9 C
Malta
Cumartesi, Mayıs 18, 2024
spot_img
spot_img

Aynı bedende üç kuşak

Bir ailede ebeveynlerden çocuklara geçen kişisel olmayan bir karma var gibi görünür. Bana her zaman, nesillerin yarım bıraktığı, tamamlamam veya belki de devam ettirmem gereken şeyler var gibi gelmiştir.

Bu satırları Mark Wolynn’in Seninle Başlamadı kitabında okurken derinden etkilenmiştim, Tam da anneannemin cenazesinden dönerken havaalanında kafamı dağıtmak isterken karşıma çıkmıştı.

Kitaba göre ‘aile bedeni’nde yer alıyorduk üç kuşak, aynı bedeni giyip benzer ruh durumlarını nesiller arası aktarıyorduk.

Daha açarsam; ailenizle yaşadığınız geçmişiniz, anneniz size daha hamile kalmadan başlıyor. Siz henüz döllenmemiş bir yumurta iken anneniz ve anneanneniz ile hücresel bir çevre paylaşıyorsunuz.

Anneanneniz annenize 5 aylık hamileyken, sizi geliştiren öncü yumurta hücreleri zaten annenizin yumurtalarında mevcut.
Anneniz, anneanneniz ve sizin ilk izleriniz hep aynı bedendeydi, yani üçünüz aynı bedendeydiniz.

Bundandır herhalde anneannemi evim gibi görmem, çünkü daha ben diye bir şey yokken aynı evde yemekler pişirip, uyuyup, sohbetler ediyormuşuz.

Ya ebeveynin geçmişinde yaşadığı bir travması varsa? Artık ebeveynin travması çocuğun travması haline gelir ve çocuğun davranışsal ve duygusal problemleri ebeveynin durumunu aynalayabilir. Yani çocuğunuzun bir davranış bozukluğu sebebi annenizin geçmişinden bir kesit olabilir.

Yapılan araştırmalarda, genlerin geçmiş deneyimlerin bazı anılarını muhafaza ettiği görülmüştür. Onların hayatlarını şekillendiren olayların özellikleri belki bizden saklanacaktır ancak yine de bu özelliklerin etkileri derinden hissedilecektir. Hiç anlam veremediğiniz, nereden geldiğini bilmediğiniz davranışlarınızın, düşünce
yapınızın olduğunu hiç hissetmeniz mi?

Ya kardeşinizle olan inanılması güç farklılıklarınız sebebi? Büyük olan çocuğa aktarılmış olan aile geçmişinin bitmemiş meseleleri yani travmalar daha büyük bir paya sahiptir. Küçük çocuklar her zaman olmasa da hayatı daha kolay geçirirler.

Peki bu kısır döngüyü nasıl sonlandırabiliriz?

Meditasyon yöntemlerden sadece biri.

Farkındalığa ulaştığımızda, nöronlarımızda davranışlarımızı etkileyen genleri değiştirebiliriz. Bir gen etkileştirildiği zaman, hücrenin yapısını ve işlevini değiştiren yeni bir protein üretir.

DNA’nızı değiştiremezsiniz ancak DNA’nızın işleyiş biçimini değiştirebilirseniz bu bir anlamda aynı şeydir.

Tabii ki travmadan tamamen yoksun bir yaşam ihtimali oldukça düşüktür. Travmalar uyumaz ama sonraki nesillerin çocuklarında çözümlenmek üzere verimli zemin aramaya devam eder. Çünkü bilinçaltı duyulmak için ısrar eder, tekrarlar ve bir bakıma kapıyı kırar.
Kapının kırılmasını beklemek yerine aralanmasını sağlamanın yollarını bulsak?

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Son Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz