18.9 C
Malta
Pazartesi, Mayıs 13, 2024
spot_img
spot_img

12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü: Bir Milletin Ruhuna Dokunuş

Bugün, İstiklal Marşı’mızın kabulünün 103. yıldönümü. Öğrencilik hayatım boyunca, üniversiteye kadar her 12 Mart’ta, okulumuz bir tören düzenler, ve bu törende İstiklal Marşı’mızı ezbere okuyan öğrenci her zaman ben olurdum. Nasıl ki, bilgi yarışmalarına muhakkak Hababam Sınıfı katılır, onun gibi ben de muhakkak İstiklal Marşı’nı okurdum.

İstiklal Marşı, zenginliği, derinliği ve edebi gücüyle, bir çocuk için tam anlamıyla kavranması güç bir metindir. Aileden gelen güçlü vatan sevgisi ve Türklük bilinci zaten mevcuttu. Bununla birlikte, okul ve kitaplar aracılığıyla her geçen yıl Cumhuriyet’i ve önemini daha iyi anlardım. Sonuç olarak, İstiklal Marşı hayatımda okuduğum, öğrendiğim ve tam anlamıyla kavradığım en muhteşem şiir haline geldi.

Beklenmedik anlarda, annem veya babam tarafından sınanırdık:

‘Sen bi’ İstiklal Marşı’nı oku bakalım.’

İstiklal Marşı’mızı takip eden iki şiir daha vardı: Ziya Gökalp’in “Alageyik” ve Necip Fazıl’ın “Sakarya Türküsü”. (Babam, “Sakarya Türküsü”nü henüz ilkokula başlamadan ezberletmişti; bu anıları başka bir yazımda anlatırım.)

İstiklal Marşı’nı okurken, babamın ifadesiyle “Türk gibi”, yani hakkını vererek okumak esastı. Sözcük sözcük, dize dize, evde tekrarlardık. Marşın her bir kıtasını, bize öğretildiği şekliyle sizlere şöyle aktarayım:

“Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,”

‘‘Yüzen al sancak dediği bizim Bayrağımız; bu vatan sonsuza dek bizimdir! Öyle bir ‘Korkma!’ diyeceksin ki; kendinden emin, güven vereceksin! Haydi, baştan!’’

Örneğin, ikinci kıta:

“Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!”

‘‘Toprağımızı kaybetmişiz, bayrağımız üzgün; hilali, çatık kaşlar gibi düşün… Bir gülse, gülümsese kahraman ırkına… Baştan al!’’

‘‘Hakk, Allah’tır! Türk Allah’a tapar, Türk bağımsız ve özgürdür, vatanı ve bayrağı için çok kan dökmüştür, hak etmiştir. Kahraman ırkın kanlarını bayrağa helal etmeleri için onun da kaşlarını çatmadan göklerde dalgalanması gerektiğini düşünür.

Ben biraz özgürlüğüme düşkünüm, itaat etmeyi sevmem. Çocukken de böyleydim. Sessiz sessiz de olsa bildiğimi okurdum, kafaya koyduğumu bir şekilde yapardım. Beni o zamanlar özgürlük konusunda en çok motive şey İstiklal Marşı’nın üçüncü kıtasıydı sanırım. Çocuk aklımla ne alıp ne anlıyordum tam olarak bilemiyorum ancak Mehmet Akif, bir Türk çocuğunun yüreğini çoktan etkilemişti.

‘‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.’’

Dört kardeş olarak, bu disiplinle ve milli değerlerin çok önemli olduğunu öğrenerek büyüdük. Durum böyle olunca da elbette, 12 Mart’ta İstiklal Marşı’nı okuyacak kişi doğal olarak ben olurdum.

İstiklal Marşı’mız Nasıl Yazıldı?

III. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e geçiş sürecinde bir milli marşın hazırlanması çok önemli bir hadise. Osmanlı’nın kendine ait marşı yok muydu? Vardı, hatta marşları vardı.

1826’da II. Mahmut’un Yeniçeri Ocağı’nı ve Mehterhane-i Hümayun’u kaldırdı ve yerine Mızıka-i Hümayun’u kurdu. II. Mahmut, İtalyan besteci Giuseppe Donizetti’yi (sonradan Donizetti Paşa) bu kurumun başına getirerek, “Mahmudiye Marşı” adıyla bir milli marş besteletti. Bu gelenek, her sultanın kendi adına marş besteletmesiyle (Vahdettin dahil) Cumhuriyet dönemine kadar devam etti.

Kurtuluş Savaşı sürerken, Anadolu hareketi kendi siyasal çizgisini oluşturmaya ve Osmanlı’dan ayrı bir kimlik kazanmaya başladı. Bu süreçte, Anadolu halkını etkileyebilecek güçlü bir esere ihtiyaç duyuldu ve Maarif Vekâleti, bir istiklal marşı yarışması düzenleme görevini üstlendi. Yarışma duyurusu, 25 Ekim 1920’de yayımlandı ve son başvuru tarihine kadar Meclis’e 724 şiir ulaştı. Ancak, aralarında etkileyici bir eser bulunamadı.

Hamdullah Suphi Bey’in ısrarıyla ve para ödülünün kaldırılması şartıyla Akif’in eseri yarışmaya sunuldu. (500 liralık ödül vardı ve bu, Mehmet Akif’i rahatsız ediyordu.) “Kahraman Ordumuza” ithaf edilen şiir, 1 Mart 1921’de Hamdullah Suphi tarafından Meclis’te okundu ve 12 Mart’ta yapılan oylama ile resmi marş olarak kabul edildi.

İstiklal Marşı, Kurtuluş Savaşı’nın zor günlerinde milletimizin direnişi, vatan sevgisi ve özgürlük aşkını simgelemektedir. Mehmet Akif, bu eseriyle Türk milletinin kalbine dokunmuş, umut ve ideallerini güçlü bir dille ifade etmiştir.

H. N. Atsız, Kızılema, 1947 Sayı:9’da Mehmet Akif için “şair, vatanperver ve karakter adamı” olarak büyük bir takdirle bahsetmiştir. İstiklal Marşı, Yüce Türk Milleti’nin özgürlük ve bağımsızlık yolundaki kararlılığının, vatan sevgisinin ve kahramanlık ruhunun ebedi bir ifadesidir.

Ve yazıyı Mehmet Akif Bey’in sözleriyle bitirmek istiyorum: “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”

Son Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz