“Hocam iki kişi aynı eşeğe biner mi?”
Hoca demiş:
“Biner ama yol kısaysa…”
Şimdi biz soralım:
Icardi ile Osimhen aynı forvete biner mi?
Cevap: Hayır.
Çünkü yol uzun.
Ve bu yol, Anadolu deplasmanlarıyla, Avrupa gruplarıyla, sakatlıklarla, menajer oyunlarıyla dolu.
Kaldı ki bu eşek artık taşımaz.
Kamburu çıkmış futbol ikliminde, ego taşımaz bu eşek.
Galatasaray büyük oynuyor.
Öyle “genç, potansiyelli” değil.
Avrupa’nın elitlerinden adam çekiyor.
Victor Osimhen geliyor deniyor.
Geçen sezon kiralık oynadı, 37 gol attı.
Yıktı geçti.
Sahaya her çıktığında oyun hızı bir anda 3 kat arttı.
Napoli bonservis için 75 milyon euro istiyor.
Bu rakam, sadece Türk futbolunun değil; Türk aklının da sınırıdır.
Peki diğer tarafta kim var?
Mauro Icardi.
Sezon boyunca sahada yoktu.
Sakat mıydı, moralsiz miydi, bilinmez.
Ama forma yok, skor eh işte, liderlik sıfır.
Peki neden hâlâ gündemde?
Çünkü Galatasaray’ın “mağaza ürünü” oldu.
Store’da en çok onun forması satıyor.
İmajı, performansını çoktan solladı.
Burada mesele şudur:
Performans mı, prestij mi?
Galatasaray’ın kararı budur.
Osimhen gelirse Icardi gidecek.
Yoksa biri diğerini ezecek.
İkisini birden taşıyamazsın.
Saha da taşımaz, soyunma odası da taşımaz.
Bu ikiliyi birlikte oynatma fantezisini bırakın.
Bu FM değil.
Bu gerçek hayat.
Burada kimse 4-4-2’ye dönüp iki forvetle sahaya çıkmaz.
Çıkan da Avrupa’dan tokat yer, döner.
Birisi kenara oturacak.
Ve Icardi kulübeye oturmaz.
Osimhen zaten 75 milyonluk yedek olmaz.
O yüzden ya biri gider, ya takım içi barış.
Ortası yok.
Bu arada karşı kıyıya geçelim:
Fenerbahçe, “çocukluk aşkım Galatasaray” diyen Hakan Çalhanoğlu ile el sıkışmak üzere.
Bravo!
Prestij transferi böyle olur.
Ama ihtiyaç mı?
Hayır.
Szymanski varken, Hakan lüks olur.
Üstelik maaşı 10 milyon euro.
Güzel reklam olur, iyi PR olur.
Ama oyun?
İşte orası tartışılır.
Bu transfer savaşı artık kadro kurma değil, gövde gösterisi yarışıdır.
Taktik değil, ego rekabetidir.
Galatasaray mı daha zengin, Fenerbahçe mi daha prestijli yarışıdır.
Ve bu yarışta kimse orta saha ya da pivot santfor aramıyor.
Herkes “kim daha büyük yıldız” derdinde.
Ama şunu unutmayın:
Takım yıldızlarla kurulmaz.
Dengeyle kurulur.
Kadroya değil, kimyaya yatırım yapılır.
Galatasaray bunu unutursa, Osimhen gelse bile duvara çarpar.
Fenerbahçe de Hakan’la prestij kazanır ama sahada uyum kaybederse sezonu yine izler.
Ve son söz…
Nasreddin Hoca’yı hatırlayalım:
“İki kişi biner ama yol kısaysa…”
Bu yol uzun beyler.
Ve bu eşek?
Bu eşek artık ego taşımaz.