12.9 C
Malta
Cuma, Nisan 19, 2024
spot_img
spot_img

Zehirsiz Sofralar

Hafta içinde tarımda kullanılan pestisitler neticesinde hayatını kaybeden 4 yaşındaki Saliha’nın haberini vermiştim sizlere ve yazının sonunda konuyu daha geniş bir yazıda paylaşacağımı iletmiştim. Gerçekten konu bir,iki yazıya sığdırılacak gibi değil. Belki de bu yazı sonunda sizlerde yazının devam etmesi gerektiği düşüncesine kapılacaksınız. Ancak bu yazı ile gıda güvenliği (pestisit zehirlenmesi) konusuna bir başlangıç yapmış olalım.

Endüstriyel tarımda çok sayıda pestisit kullanılıyor. Pestisitler, bitkiye zarar veren böcek, mantar vb. canlıları öldürürken sadece onları değil, başta çocuk olmak üzere hepimizin sağlığını bozuyor, tüm canlılara ve doğaya zarar veriyor.

Gıda güvenliği ve oradan da pestisit zehirlenmesine değineceğim bu yazıda konunun uzmanlarının düzenlediği benim katılamadığım ancak sonrasında videolarını izlediğim, sunumlarını okuduğum bir konferanstan  bahsetmek isterim. Zira bu yazı,  23 Kasım 2019 tarihinde İstanbul da düzenlenen Zehirsiz Sofralar Uluslararası Konferansından konunun uzmanlarının sunumlarından alıntılar içerecek.

Zehirsiz Sofralar Projesi, pestisitlerin zararları konusunda farkındalık yaratmak ve Türkiye’deki pestisit kullanımını azaltmak için Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği-PAN Europe(Avrupa Pestisit Eylem Ağı) ortaklığında, Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyaloğu ve Programı Kapsamında desteklerini alarak düzenlediği konferansta, Dr. Bülent Şık’ın Gıda Güvenliği ve Pestisitler isimli sunumunda gıda güvenliği tanımı ve pestisitler için söylediklerinden,

“Gıda güvenliği; gıda hasadı,  taşınması, işlenmesi, hazırlanması, depolanması ve son tüketiciye sunulması sürecinde gıda kaynaklı rahatsızlıklara ya da hastalıklara neden olan fiziksel, biyolojik ve kimyasal nitelikteki çeşitli risk unsurlarını önleyecek, zararsız kılacak ya da elimine edecek yaklaşımları ele alan bir kavramdır. Gıdaların besleyici niteliklerinin zarar görmemesini sağlamak ve bozulmalarını geciktirmek için yapılan çalışmalar da gıda güvenliği çalışmalarının asli bir parçasıdır.

Gıda güvenliği açısından risk arz eden kimyasal maddelerin başında ise pestisitler gelmektedir.”

Sunum, pestisit kalıntı analizleri, neler eksik, neler yapılabilir, gibi başlıklarla devam ediyor ancak sunumun sonunda yapılan iki önemli tespiti sizlerle paylaşmak isterim,

  • Müdahil olmanın yolu olarak, analitik çalışma sonuçları şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklanmalı
  • Bakanlık dışındaki kurumlar (sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, yerel yönetimler) aracılığıyla periyodik kontrol ve izleme çalışmaları yaparak bilgiyi çoğaltmak gerekir.

Diğer uzmanların sunumlarından önemli gördüklerim içinde, tarımda yaygın olara pestisit kullanımının yani kimyasal önlemlerle üretim yapmanın gerekli olup olmadığını resmi kurumların da verilerine dayanarak sorguluyor ve alternatif üretim şekilleri üzerinde duruluyor.

Bu sunumlardan size aktarabileceklerim,

Konferansın yapıldığı tarih olan 2019 da Tarım Orman Bakanlığı verilerine dayanarak “Pestisitler verim artışını sağlıyor mu ve açlık sorununa çözüm vaat ediyor mu? Bu veriler kimin işine geliyor üreticinin mi, tüketicinin mi yoksa canlının mı?” gibi sorular soruluyor ve asıl meselenin açlık değil daha fazla verim/ürün sloganıyla ürettikleri kimyasallarla gezegene, sağlığımıza ve gıda güvenliğine zarar veren şirketlerin açgözlülüğü,

“Monsanto-Bayer, Dow-Dupont ve Syngenta-ChemChina isimli üç büyük şirket küresel pestisit satışlarının % 65’ini, ticari tohum satışının % 61’ini kontrol ettikleri için ciddi menfafat çatışmaları ortaya çıkmaktadır.” deniliyor.

Bir diğer sunumda, pestisit kullanımında resmi makamlarca atılan geri adımlardan bahsediliyor,

“AB geçiş süreci gıda güvenliği adına büyük faydalar sağladı. 2008 yılında AB uyum süreci kapsamında 188 zehir etken maddesinin yasaklanma süreci başladı ve bugün sadece üretim ve ithalatı değil kullanımı da tamamen yasaklandı.”

Bir diğer uzman sunumunda ise,

“Bir pestisitin kanserojen olduğuna dair akademik yayınlar olması ya da kanser konusunda güvenilir kurumların değerlendirmeler yapması, o pestisitin kullanılmasının derhal durdurulduğu anlamına gelmiyor. Karar alma süreçlerinde ciddi gecikmeler yaşanıyor. Dünya genelinde pestisit kullanımı hızla artarken pestisit zehirlenmelerinde de 16 kat artış olduğu görülüyor.” deniyor.

Konferansa katılan konunun uzmanlarının yapmış oldukları sunumlardan edindiğim bilgiler eşliğinde hepimizi ve geleceğimizi etkileyen bu önemli konuda yapılabilecekleri özetlemek gerekirse,

  • Bu derece zehirli olduğu bilimsel olarak da kanıtlanan pestisitlerin yasaklanması
  • Doğa dostu zehirsiz yöntemlerle tarımsal üretimin yapılması
  • Tarım ve gıda ürünlerinde kullanılan pestisitlerle ilgil denetimin artırılması ve elde edilen denetim sonuçlarıyla ilgili şeffaflık sağlanması
  • Alışverişlerimizi ekolojik ve doğa dostu tarım yapan üreticilerden yapmak (zira yaygınlaşmaları bizim onları seçip onlardan alışveriş yapmamız la mümkün)
  • Örgütlenmek ve sivil toplum kuruluşlarını desteklemek

Yazıya başlarken değindiğim üzere çok yönlü bu konuyu bir yazıya sığdırmak mümkün değil. Başka bir yazıyla bu yazıyı tamamlayıcı yönde bilgi paylaşımına devam edilebilir.

Bu yazı için son söz:: Seçimlerimiz geleceğimizi belirler.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Son Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz