25.9 C
Malta
Perşembe, Mayıs 22, 2025
spot_img
spot_img

Türk Vatandaşları İçin Schengen Vizesi Neden Zorlaştı? Dr. Can Baydaroğlu’ndan Analiz

Son yıllarda Türk vatandaşlarının Schengen vizesi başvurularında karşılaştığı zorluklar artarak devam ediyor. Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Can Baydaroğlu, “Etkisi Ne? – AB-ilan” YouTube kanalında yayınlanan derinlemesine analizde, bu durumun altında yatan nedenleri, artan red oranlarını ve olası çözüm yollarını değerlendirdi.

Artan Zorluklar ve Mağduriyetler

Dr. Baydaroğlu’na göre, Schengen vizesi almak artık Türk vatandaşları için “hayal” olma noktasına geldi. Başvuru süreci giderek daha karmaşık ve zaman alıcı hale geldi; neredeyse “bir kitap gibi bir doküman” hazırlamak gerekiyor ve gerekli belgelerin yanına yeni kriterler ekleniyor. Örneğin, şirket adına yapılan başvurularda şirketin son 3 aylık bilançosu istenebiliyor. Bazen listede olmayan, keyfi sayılabilecek ek evrak talepleriyle karşılaşılabiliyor.

Bu zorluklar, toplumun birçok kesimini doğrudan etkiliyor:

*  Gençler: Eğitim hakkı engelleniyor. En iyi üniversiteleri bitirmiş, yurt dışından kabul ve burs almış gençler bile vize engeline takılıyor. Dr. Baydaroğlu bunu “ağır bir insan hakları ihlali” olarak nitelendiriyor.

*  İş İnsanları: Gümrük Birliği kapsamında malların serbest dolaşımı hedeflense de, malı üreten kişi vize alamadığı için malını pazarlayamaz, fuarlara katılamaz veya montaj için eleman gönderemez hale geliyor. Bu durumun Gümrük Birliği’nin ruhuna aykırı olduğu belirtiliyor. Dr. Baydaroğlu, iş insanlarına Avrupa Adalet Divanı’na kadar gidecek davalar açmasını tavsiye ediyor.

*  Tır Şoförleri: Malları taşıyan tır şoförleri de ciddi mağduriyet yaşıyor; varış noktasından davet mektubu gibi belgeler isteniyor ve bu durum tedarik zincirinin bozulmasına yol açabiliyor. Vize sorunları nedeniyle gençlerin tır şoförü olmak istememesi, Türkiye’de de şoför sıkıntısı yaratmaya başlıyor.

*  Akademisyenler, Gazeteciler, Sanatçılar ve Sporcular: Mesleklerini icra etmek, uluslararası sempozyumlara katılmak, haber takibi yapmak veya yarışmalara katılmak vize engeline takılabiliyor.

*  Turistler: Tatil yapma hürriyeti ve insanların dolaşım hürriyeti kısıtlanıyor.

Başvuruların kabul edilip edilmeyeceğinin belirsizliğinin yanı sıra, vize ofislerinden randevu almanın dahi zorlaştığı bir sorun yaşanıyor. Ayrıca, kabul oranları artsa bile, istenen uzun süreli vizeler yerine sadece haftalık vizeler verilmesi, durumun iyileştiği anlamına gelmiyor.

Bu tablo, Türkiye’nin “izole edilmiş ülke” görüntüsü vermesine neden oluyor.

Zorlukların Arkasındaki Nedenler

Dr. Baydaroğlu, Schengen vizesi başvurularındaki zorlukların çoklu nedenlere dayandığını belirtiyor:

1. Türkiye Ekonomisinin Durumu ve Beyin Göçü Endişesi: Türkiye ekonomisinin kötüye gitmesi, özellikle gençlerin geleceğe yönelik umutsuzluk yaşamasına ve yurt dışına yerleşme isteğinin artmasına neden oluyor. Bu durum, özellikle gençlere vize vermekten kaçınma eğilimini beraberinde getiriyor, ancak bu “abartılıyor” ve eğitim hakkını ihlal ediyor. Avrupa ülkeleri, Türk vatandaşlarının, özellikle gençlerin yoğun bir “iltica havasında” olmasından endişe ediyor.

2. “Altın Pasaport” Uygulamaları: Bir dönem emlak satın alana Türk vatandaşlığı verilmesi (başlangıçta 250.000 dolar, sonra 400.000 dolar), gerçek amacın Türkiye’de kalmak yerine Türk pasaportu alıp Schengen vizesiyle Avrupa’ya gitmek olan kişilerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu durum, Türkiye’nin vatandaşlık verme süreçlerine dair olumsuz bir görüntü yaratıyor.

3. Belge Güvenilirliğine Yönelik Endişeler ve Geçmişteki Suistimaller: Bazı Avrupa ülkeleri, sunulan belgelerin güvenirliğinden tatmin olmadığını belirtiyor. Dr. Baydaroğlu, maalesef bazı başvuranların “iş güzarlıkları” veya sahtekarlıklarının da olduğunu, örneğin bir davet mektubunu birden çok yerde kullanmaya çalışmanın yakalandığını belirtiyor. Geçmişte “gri pasaport” gibi resmi evrakların suistimal edilmesi (belediye üzerinden alınan pasaportlarla yurt dışına gidip geri dönmeme olayları), Türkiye’nin verdiği resmi evraklara olan güveni yok etti. Bu durum, korkarız yeşil pasaporta bile vize getirilmesi ihtimalini ortaya çıkarabilir yorumu yapılıyor.

4. Siyasi Mesaj veya Pazarlık Aracı Olarak Kullanım: Teknik sorunların yanı sıra, vize zorluklarının siyasi bir mesaj içerdiği veya Türkiye’ye karşı bir pazarlık aracı olarak kullanıldığı yönünde şüpheler var. Mevcut iktidardan hoşnut olmayan bazı çevreler, vize kolaylığının Cumhurbaşkanı tarafından bir siyasi propaganda aracı olarak kullanılmasını istemiyor olabilir.

Red Oranlarındaki Çarpıcı Artış

İstatistikler, durumun ne kadar kötüleştiğini net bir şekilde gösteriyor. 2015 yılında sadece %3.8 olan Schengen vizesi red oranı, geçtiğimiz yıl zirve yaparak %16 küsurlara çıkmış, son açıklanan istatistiklerde ise %14.5’e düşmüştür. Bu, yaklaşık 4 katlık bir artış anlamına geliyor ve Türkiye’nin red oranının Hindistan ile aynı seviyede olduğu gibi çarpıcı bir gerçeği ortaya koyuyor. Avrupa Birliği’nin red oranının düştüğüne veya dünya ortalamasında olunduğuna dair açıklamalarının, geçmiş sayılarla kıyaslandığında “tuhaflıklar” barındırdığı belirtiliyor.

Çözüm Yolları ve Türkiye Ne Yapmalı?

Dr. Can Baydaroğlu’na göre, bu krizi aşmak için atılması gereken adımlar ve potansiyel çözüm yolları mevcut:

1. Türkiye Kendi İç Sorunlarına Çeki Düzen Vermeli: Geçmişteki gri pasaport suistimali gibi, Avrupa’ya “koz” veren durumların önüne geçilmeli, ülkenin güvenilirliği artırılmalıdır.

2. Stratejik Önem Vurgulanmalı: Türkiye’nin Avrupa için artan stratejik önemi (güvenlik, enerji tedariği, tedarik zincirleri, göç kontrolü) Avrupa kamuoyuna ve liderlerine doğru anlatılmalıdır. Türkiye’siz bir Avrupa’nın pek düşünülemeyeceği gerçeği vurgulanmalıdır.

3. Vize Serbestisi Süreci Yeniden Canlandırılabilir: 2016’da kalan 6 kriter (özellikle anti-terör yasası ve kişisel verilerin korunması) konusunda hukuki reformlar yapılırsa, Schengen vizesiz Avrupa yolu yeniden gündeme gelebilir. Barış süreci veya yeni açılım süreci gibi gelişmelerin hukuki reformları tetiklemesi umudu dile getiriliyor.

4. Kategori Bazında Kolaylıklar Sağlanabilir: Tam vize serbestisi hemen mümkün olmasa da, en azından belirli kategoriler (öğrenciler, iş insanları, tır şoförleri, akademisyenler, gazeteciler) için vize kolaylığı ve daha uzun süreli vizeler sağlanması gündeme getirilebilir.

5. Karşılıklı Çıkar Temelli Yaklaşım: Türkiye ve AB’nin konuyu topyekûn, karşılıklı çıkarları gözeterek masaya yatırıp çözmesi en doğru yöntem olarak görülüyor.

6. Mütekabiliyet İlkesi Tartışması: Türkiye’nin, vatandaşlarına kimlik kartıyla dahi ülkeye giriş izni veren AB ülkelerine karşı neden mütekabiliyet uygulamadığı sorusu gündeme gelse de, Dr. Baydaroğlu mevcut ekonomik durumda ve turizm gelirlerine ihtiyaç varken tam mütekabiliyetin uygulanamayacağını belirtiyor. Ancak tır şoförleri gibi belirli alanlarda sınırlı mütekabiliyet tartışılabileceğini ekliyor.

7. Entelektüellere Sahip Çıkılmalı: Gelişmiş ülkelerin “entelektüel ithaline” önem verdiği bir dünyada, Türkiye’nin kendi aydınlarına sahip çıkması, ülkeyi onlar için cazibe merkezi haline getirmesi ve yurt dışında eğitim alan gençlerin geri dönüp hizmet etmesini teşvik etmesi gerektiği vurgulanıyor.

Dr. Baydaroğlu, bu krizin Türk-AB ilişkilerinde bir pazarlık aracı olarak kullanıldığına dair net bir ifade kullanmasa da, bu meselenin Türkiye’nin elinde bir koz olarak devreye sokulabileceğini belirtiyor. Ayrıca, vize başvuru ücretlerinin ve aracı şirketlerin aldığı yüksek komisyonların yarattığı “haksız ticaret” ve konsolosluklar için gelir kaynağı olma durumu da ayrı bir “rezalet” olarak nitelendiriliyor. Reddedilen vizelerden dahi para iadesi yapılmaması eleştiriliyor. 2024 yılında Türk vatandaşlarının başvurular için Avrupa’ya ödediği 13.6 milyon euro’nun (yaklaşık 600 milyon TL) “can sıkıcı bir tablo” olduğu vurgulanıyor.

Sonuç olarak, Türk vatandaşlarının Schengen vizesi sürecinde yaşadığı zorluklar, derin ekonomik, siyasi ve güvenilirlik temelli nedenlere dayanmakta ve geniş çaplı mağduriyetlere yol açmaktadır. Dr. Baydaroğlu’nun analizi, bu durumun aşılması için hem Türkiye’nin iç dinamiklerine yönelik adımlar atması hem de Avrupa ile stratejik konumunu kullanarak yapıcı bir diyalog kurması gerektiğini göstermektedir.

Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=L1LidzMq2rU&list=TLGGe5SWUbwlgmAyMjA1MjAyNQ

Son Haberler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz