Site icon Malta Haber

125 yıl öncesinin Malta’sına seyahat

Arapça olarak kaleme alınan Malta Seyahatnamesi’nin orjinal adı el-Vasıta fi Ma’rifeti Ahvali Malta

Ziyahan Albeniz/Malta

20 Ağustos 2022

Bir dostumuz aylar önce Malta’ya gelişini “Kim demiş zaman makinesi icat olmadı diye? Az önce uçakla Estonya’dan Malta’ya geldim” paylaşımı ile duyurmuştu.

Bu paylaşım Malta’nın pek çok Avrupa ülkesine kıyasla kasaba yaşantısını andıran hayatına şaka yollu bir göndermeydi.  Bizim Türkiye’de gündelik hayatımızda sıradanlaşan bulaşık makinesi ve doğalgaz gibi imkânların burada lüks addedilmesi, pek çoklarına 90’ların Türkiye’sine bir zaman yolculuğu yapıldığı hissini uyandırıyor. 2019 yılının Ocak ayında Malta’ya yaptığım turistik gezi esnasında billboardlarda katalitik soba reklamlarını görünce benzer hislere ben de kapılmıştım.

Tarihte yolculuk yapmanın tek yolu Malta’ya tarifeli uçuşlar gerçekleştirmek değil elbette :=) Kitaplar da tarihe  kimi zaman nostaljik, kimi zaman heyecanlı yolculuklar yapmamızı mümkün kılıyor. 1899 yılında Lübnanlı  bir aydın olan Ahmed Faris Eş Şidyak’ın Malta hakkında yazdığı seyahatnamesi de bende benzer duygular uyandırdı. 125 yıl öncesinin Malta’sına kitap vasıtasıyla bir seyahat gerçekleştirmek heyecanlı, 125 yılda değişen çok az şey olduğunu görmek ise benim açımdan şaşırtıcıydı.

Arapça olarak kaleme alınan Malta Seyahatnamesi’nin orjinal adı el-Vasıta fi Ma’rifeti Ahvali Malta.

Kitap 2019 yılında Büyüyen Ay yayınları tarafından Türkçeye, Ömer İshakoğlu ve Uğur Boran tarafından kazandırılmış.

Kitabın müellifi Ahmed Eş Şidyak Lübnanlı bir alim. Uzmanlık alanı Arapça olan Eş Şidyak Malta’da aralıklarla geçirdiği 14 yılını, bu yıllara dair Malta hakkındaki çok yönlü tespitlerini kitapta farklı bölümlerde irdeliyor.

Ada ülkesinin coğrafyasından bitki örtüsüne, insanların günlük yaşayışlarından, İngilizlerin adadaki durumuna; Maltaca dilinin özelliklerinden, Arapça ile olan benzerliklerine kadar Malta’nın pek çok farklı boyutu ile ele alındığı doyurucu bir eserle karşı karşıyayız. Yazarın istihza yüklü dilinin seyahatname türüne bambaşka bir tat kattığını da söylemeden geçmeyelim.

Müstakbel okur ve kitap arasına çok fazla girip, zamandaki bu yolculuğa limon sıkmamak adına sadece 125 yıl öncesinin Malta’sına dair, bugün dahi gözlemlediğimiz birkaç önemli noktaya temas edip, okurda kitabı okuma arzusu uyandırabilirsek ne âlâ!

Malta eriği

Malta konusunda insanları buranın İtalya’ya bağlı bir şehir olmadığına ikna ettikten sonra “Oranın neyi meşhur” sorusuna da cevap vermeniz gerekecektir. Malumunuz liste pek kabarık değil :). Bizlerin Türkiye’den de aşina olduğu Malta eriği meyvesi bir şehir efsanesi değil yazarın Malta’da İklim ve Görülecek Yerler kısmında ele aldığı ayrıntılardan sadece biri.

“(…) Diğer bir meyve türü, kayısı ya da Trabzon hurmasına benzeyen ve çekirdekleri büyükçe olan Malta eriğidir”

125 yıl önce dahi bu isimle çağrılan bir yemiş olduğunu bendeniz kitap vasıtasıyla görmüş oldum.

Uzaklık izafidir

Bugün Malta’nın kimilerine göre avantajı, kimilerine göre dezavantajı olan husus Malta’nın küçüklüğü, şehirler arasındaki geçişlerin saydamlığı ve neredeyse 2-3 saatte tüm Adayı araba ile gezebilecek oluşunuz.

İtiraf edeyim, benim için Malta’nın en güzel taraflarından biri hakikaten bu.

Oysa 125 yıl önce bakın yazar başkent Valletta ve Buskett Park arasındaki mesafeyi nasıl tarif ediyor:

“Valletta’dan üç saat uzaklıkta olan gayza anlamına gelen Buskett bulunmaktadır ki burası çok alçakta kalmaktadır.”

Gündelik hayata dair kimi bilgiler

Maltalıların kadın ve erkek tipolojisi, karakter analizleri, giyim kuşamları, yiyecek saklama alışkanlıklarına varıncaya dek kitapta derinlikli tasvirlere rastlamak mümkün. Örneğin Maltalıların saklama koşullarının  ve iklimin elverişsizliği nedeniyle yiyeceklerini, erzaklarını gündelik olarak satın aldıkları bu kısımda dikkat çeken ayrıntılardan.

Yine ev kiralama işlemlerinin 125 yılın öncesinin Malta’sında evin kapısına bir duyuru asmak şekliyle olduğu, eve kiracının girişinden hemen önce iç boyasının yapıldığı da ayrıntılar arasında.

Malta’nın içme suyunun kalitesi, adanın kuru öksürüğe sebep olan havası ve daha neler neler… Aman yarabbim, bu kitabı daha önce okumalıydık değil mi!

Malta mimarisinin alameti farikası olan kehribar rengin Malta toprağından değil, taş kazıldıktan sonra sürülen gaz yağından kaynaklı olduğu da sohbetlerinizde kullanacağınız ve sizi daha fazla adalı gösterecek önemli detaylardan :=)

Vatandaşlık almak ne zaman kolaymış ki!

Malta nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin yabancılardan müteşekkil olduğu sık sık haberlerimizde yer bulan hususlardan. Her beş kişiden biri yabancı olunca, oy hakkı da demek olan vatandaşlık çoğu zaman onlarca yıl sürüncemede kalabiliyor. Şahsen 13 yıldan önce Malta’da vatandaşlık alan bir Türk’e henüz rastlamadım. Evlilik vb durumlarla alınan vatandaşlıkları hariç tutuyorum elbette. Malta bu bakımdan yabancıların en geç hukuki statüye kavuşabildikleri bir ülke. Ama bu işin 125 yıl önce de bugünkü durumundan çok farksız olmadığını okuyunca, bunun bize dair şahsi bir mesele olmadığını anlayıp, hiç değilse biraz teselli buldum.

Gelin yazara kulak verelim:

“Malta’da on beş yıl ikamet eden ve bu süre zarfında iyi hal ve hüsnü ahlak (güzel ahlak) sahibi olduğunu gözlemlenen birisinin yaklaşık yirmi lira ödemesi halinde vatandaşlık talep etmeye hak kazanır.“

Malta pasaportu o zaman da değerli olmuş olacak ki yazar devam ediyor:

“Buradaki Malta vatandaşlık desteği İngilizler’in bazı vilayetlerinde verilen İngiliz vatandaşlığından daha işe yarar.”

Uzun lafın kısası Ahmed Faris Eş-Şidyak’ın eseri, Malta gibi tanındıkça büyüyen ve sevilen bir ülke için güzel bir başlangıç olabilir…

Sait Faik’e nazire yaparak bitirmeme müsaade edin lütfen

Bir ülkeyi sevmekle başlayacak her şey…

Exit mobile version